Müsvedde

İz

Evet evet her şeyde derinlik aramıyoruz

Rastgele cevaplar veriyoruz çoğunda

Da,

Durup etrafı dinlediğimizde

Ayak izlerimize baktığımızda

Havayı kokladığımızda

Elimizde bizi kaybolmadığımıza ikna edecek ne var?

 

Standart
Müsvedde

Tanpınar’ın Yahya Kemal’i 2

“Mai ve Siyah”‘ın Ahmet Cemil karakterine yüklediği “idealizasyon ve küskünlük” özellikleri “Kiralık Konak”ın Hakk-ı Celis’ini hatırlatıyor.

Edebiyatı Cedide’nin eskiyi rededen tavrı Yahya Kemal çevresindeki Yakup Kadri’de değişik bir niteliğe bürünüyor. Geçmişe ve geleneğe bağlı Hakk-ı Celis küskünlük açısından Ahmet Cemil’e  benzerken, başka bir idealizasyonun gölgesindedir.

Tanpınar’ın “Aşk-ı Memnun”un tüm karaktarlerini (ve tüm Edebiyat-ı Cedidey’i)Bovarizimle etiketlediği karakterler “Kiralık Konak”‘ta da (bir eleştiri ile birlikte) mevcut. Bu yolunu arayan küskün karakter Tanpınar’ın “Huzur”unda Mümtaz olarak karşımıza çıkar. Sanki hepsi aynı karaktedir ve zaman geçtikçe gelişme kaydederler.

Dönemler ve bakışlar arasında geçişler, edebiyat eserlerinde ve onların yarattığı karaktarlerde yaşıyor gibi. Karakterler geçişlerdeki sentezlerle daha incelikli özellikler kazanmakta, meseleleri ele alışlarında derinleşmekteler.

Mesela Ziya Gökalp’la Yahya Kemal’in milliyetçilik meselesine farklı bakışları gibi- dönem ve çevreler değiştikçe meseleler üzerine gittikçe sert ve köşeli analizlerden daha insani, kompleksiz bakışlara geçildiği izlenimini veriyor.

Tanpınar’ın izini sürdüğü bir başka konu, kendisininde içinde bulunduğu Yahya Kemal ve çevresini, sanat anlayışının nereye oturtulacağı üzerine.  Batılı anlamında bir klasiğin devamından bahsetmenin zorlama olacağının farkında. Oldukça uzak bağlar, benzerlikler kurulması mümkün olsa da kendine has bir klasiğin devamı olarak neoklasik bir tavır olarak isimlendirmek daha kolay. Yine de klasik dendiğinde referans olark gösterilen Yunan sanatı ve düşüncesinin bireyci olmayan yanıyla bir benzerlik kurulabileceğini de söylemeden edemiyor. Özü itibariyle dünyaya faklı bir bakış tercihini her iki akımda da bulmakta zorlanmıyor.

Standart
Kısa notlar, Müsvedde

Tanpınar’ın Yahya Kemal’i

Tanpınar’ın gözünden Yahya Kemal; beklediğimden, karafamdaki Yahya Kemal’den epeyi farklı. Geçmişe meraklı, çoşkulu, vezinler, kafiyeler içinde bir Yahya Kemal bekliyordum. Gene böyle bir Yahya Kemal var ama… Bunlara ek olarak kendi döneminin yazarlarına, düşünürlerine fikri olarak yön verebilecek bir derinliği olan; zaman zaman kendine denk gösterilen Ahmet Haşim’i bile etkisi altına alabilen, bir çok genç yeteneği (Tanpınar, Yakup Kadri, Nurullah Ataç….) çevresinde toplayıp onlara destek olan, batıya karşı aşağılık kompleksi beslemeyen ve hatta bir çok yazarı, şairi, düşünürü takip edip onlardan “kendine lâzım olanı” alabilen biri. Bir devrin düşünce ve fikir hayatına yön vermiş insanlardan biri, işin içinde mütahitlik olmayan bir mühendislik olsa da. Tanpınar’ın Yahya Kemal’inden sonra rotamızı Oğuz Atay’daki eksikleri kapatmaya çevirecektik  ve ardından Cemil Meriç’e  geçmeyi planlıyorduk ama Yahya Kemal’de ve belki Ahmet Haşim’de, özellikle düzyazılarında, bir müddet oyalanabiliriz. Bu zamanın hâlâ güncel olan meselesine o zamanlar, şimdikinden daha derinlikli bir şekilde, kafa yormuşlar.

Biraz tembellik edip arşivlik alıntıları, elimizin altında bulunsun diye, foto olarak ekliyorum. 

Bunlara ilerde sohbet yöntemlerini anlatan bölümleride bir şekilde eklemek lâzım.

Standart