(hikaye taslağı)
15.7.2011
İnsanlık kahvesi sur içersinde; şehrin eski, unutulmuş mahallelerinden birindeydi. Bir zamanlar gözde bir yer olan burası, sakinlerinin çocukları büyüyüp başka mahallere taşınınca, hani deyim yerindeyse, artık bir emekliler mahallesine dönüşüvermişti.
Kahvenin sahibi Hulusi Abi idi. Hulusi onun gerçek adı değildi, mahallelinin ona ,bıyıklarından dolayı Hulusi Kentmene benzeterek, yakıştırdığı bir isimdi. Bu isimle oldukça uzun zamandan beri çağrıldığından dolayı, artık kimse onun gerçek adını hatırlamamaktaydı.
Hulusi abinin kahvesi bir klüp/dernek gibiydi. Burada eleman çalışmazdı. İşleri gönüllü olarak kahvenin müdavimleri yapar,buna karşılık olarak onlardan herhangi bir ücret alınmazdı. Emekli pek çok insan için bir meşgaleydi.
Fakat iş bununla kalmazdı. Bu kahvenin müdavimlerinin sorumlulukları kahve ile sınırlı değildi.İki gün gözükmeyen müşteriler ya telefonla aranır, ya da kahve çıkışı içtima alınır, gelemeyenlere uğranarak, son çay orda içilirdi. Bu yoklamalarda devamsızlık hastalık sebebiylese alışverişi yapılır, bulaşıkları yıkanırdı ve ertesi gün çamaşır vb gibi derin işler için sözleşilir, program yapılırdı. Eğer başında beklenmesine gerek olacak kadar kötü durumda olan varsa, böyle bir ihtiyaç olursa, içlerinden biri başında bekleyiverirdi.
O gün Belgin hanımı ziyaretten dönüyordum. Bir iki gündür yoktu. Üşütmüştü, evdeydi. Kapıdan ekmeğini bıraktım, hasta haliyle temizlik yapmış “Bir şeye dokunma yarın sabah Türkan ile gelirim bulaşıkları, çamaşırları hallederiz” dedim “Sağol Sadri, siz olmasanız ne yaparım bilemiyorum” dedi.
Belgin Hanımın gerçek adı Belgin değildi, benim ismimin Sadri olmadığı gibi. Bu mahalle halkının bir adetiydi bu. Birbirlerine bir zamanların Türk Sineması artislerinden birinin isimini yakıştırıp, o isimle birbirlerine hitap ederlerdi. Yeni gelen bir komşu, ki dışardan fazla kimse gelmezdi, bir müddet takip edildikten sonra, mahalleli ona muhakkak bir isim yakıştırırdı.
***
Hulusi abi, okuduğu bir kitaptaki “insanlık öldü” bölümüne inat, açtığının haftası kahvenin ismini değiştirdi. Muhasebeci bütün resmi evrakların değişeceğinden dolayı homurdandı ama, Hulusi abi bu konuda kararlıydı. “İnsanlık öldüyse adı yaşasın, bre more”, dedi.
Taslağın bitmiş hali ve devamı https://mumdangemiler.wordpress.com/2011/08/13/insanlik-kahvesi-2/
harika harika! devam etsin lütfen.
“İnsanlık kahvesi” adına layık bir olay bulabilirsem devam edecek:))
Vicdan Muhasebecilik A.Ş ile komşu olsunlar.
mükemmel…devam etsin etsin etsin….
:)) Yapabilirsek bir deneyelim hocam
Bakalım becerebilcek miyiz Özlem:)
Vicdan Muhasebe AŞ?
yazılmasa da gölgeden okunur Hocam.
Tehlikeli Oyunlara ekleyin isterseniz. araya kağıt ekleyip.
Tehlikeli oyunlara dokunduk baştan hocam, daha fazla dokunursak tahrife girmesin, Oğuz Atay gelir, rüyamıza girer mazallah :))
insanlığı yaşatmak adına devam etsin lütfen:)
İnşallah efendim:)
Şalom….
“Eğer başında beklenmesine gerek olacak kadar kötü durumda olan varsa, böyle bir ihtiyaç olursa, içlerinden biri başında bekleyiverirdi.”…
şu son var ya hani diyor “bekleyiverirdi” yani açılımı: Ne var yahu elmizde kalmaz ki bea 🙂 yani yük görmemek, kibirden uzaklık, insanca insanlık 🙂
“İnsanlık öldüyse adı yaşasın, bre more” İnsan hep oldu da insanlık hep karaborsa oldu 🙂
Ha gayret bre more devam yazmaya 🙂
Selam ile…